Yazı ve Fotoğraflar: Serkan SÜSLÜ (TinTin Tur Seyahat Acentası Kurucusu ve Sahibi)
Cumhuriyet Gazetesi Dört Mevsim Gezi Eki Sayı 30
KAZ DAĞLARI VE HASANBOĞULDU
Alplerden sonra ikinci oksijen merkezi olarak bilinen Kaz Dağı, antik çağ söylencelerinde ”İda” adıyla “efsaneler dağı”dır. Homeros İlyada’da ida Dağı için ‘Bol pınarlı vahşi hayvanlar anası” bir başka yazıda “tanrıların babası Zeus’un doğduğu,yerdir” de.Homeros’un bu bölgedeki efsanesi İlyada ise bir diğeri de Hasan boğuldu efsanesidir. Kaz Dağları, Balıkesir’in Edremit’in ilçesi sınırları içinde Milli Park olarak koruna altına alınmıştır.Kaz Dağları,nı gezmeye Edremit tarafından başladığımızda ilk durağımız Hasanboğuldu ve Sütüven olmalı. Altınoluk-Edremit karayolunun Zeytinli Köyü sapağından girilince iki kilometre sonra köy karşınızda. Zeytinli köyünün çıkışından sola dönersiniz üç kilometre sonra Beyoba köyüne,on dakika sonra da Milli Park’dasınız demektir.Milli Park’a giriş ücreti öder ödemez solda sekiz metre yükseklikten düşen Sütüven Şelalesi’ne ulaşırsınız. Milli Park girişini çevresi pitnik alanı olarak düzenlenmiş, şelalede orman işletmesine ait bir tesis var. Hasan Boğuldu’ya gitmek için, yol üzerinde bulunan ikinci asma köprüden geçip patika yolu izleyerek 15 dakika yürümeniz gerekiyor.Hasan Boğuldu efsanesini Alibey Kudar’ın ağzından dinleyelim; 1800’lü yılların sonlarında da Edremit pazarı çarşamba günleri kurulurdu.Yörenin tüm köylüleri çarşamba günleri Edremit’e gelir malını satar, ihtiyacını alırdı.Kaz Dağı’nın 1500 metre yüksekliğinde, sarıkız zirvesinin eteğinde kıl çadırlarda kurulu yüksek obanın güzel kızı Emine de böyle bir çarşamba günü Edremit pazarına iner ve Hasan ile göz göze gelir. Sevdalanan iki genç her çarşamba günü buluşurlar.Emine, beş saatlik yoldan getirdiği sütü,,peyniri,balı Hasan,a verir, bahçıvan olan Hasan,da ihtiyacı olan sebzeyi alırdı. Pazar dönüşü birlikte Zeytinli’ye kadar yürürler. Emine oradan ayrılır ve daha dört saat sürecek olan zahmetli dağ yolundan obasına dönerdi.Gençler evlenmeye karar verirler. Emine’nin ailesi ise bu evliliğe karşı çıkar.Oba Yörük obasıdır Emine de Yörük kızıdır.Aile, Hasan’nın zor doğa şartlarına dayanıp dayanamayacağını sınamaya karar verir. Anlaşma gereği 40 okkayı yaklaşık 60 kilo tuz çuvalı sırtlar ve Emine ile obaya doğru yola çıkar.Bir saat sonra Beyoba köyüne varırlar.Tuz, Hasan’ın sırtını yakmaya başlar. İkinci saatte Sutüven Şelalesi’ne ulaşmışlardır.Yol dere içinde kaybolmuş, taştan taşa atlamak Hasan’ı yormuş, dizleri titremeye başlamıştı.Gökbüvet’e geldiklerinde Hasan’ın gücü biter ve yere düşer. Emine çuvalı sırtlayarak obanın yolunu tutar. Hasan ise, ‘Beni bırakma, senin köyüne gelemiyorum, köyüme de dönemem’ diye haykırır.Emine obaya vardığında pişman olur ve geri dönmek ister. Ancak ailesi bırakmaz. sabahın ilk ışıkları ile Emine, doğru Gökbüvet’e koşar ama Hasan yoktur.Her yeri arar ama Hasan’ını bulamaz,obasına dönmeyen Emine kulaklarında Hasan’ın onu çağıran sesiyle dere boyunca mecnun gibi dolaşır durur.Günler sonra Hasan’a hediye ettiği çevreyi, Gökbüvet ’in çılgın suları içinde fark eder. ‘‘Yanına geliyorum Hasan” diyerek bu çevre ile kendini ulu çınara asar. O gün bugün Gökbüvet ‘in adı Hasan Boğuldu, dallarını Gökbüvet’ in suları içine sallandıran çınarın adı da Emine Çınarı olur.
|