
Yazı ve Fotoğraflar: Serkan SÜSLÜ (TinTin Tur Seyahat Acentası Kurucusu ve Sahibi)
Cumhuriyet Gazetesi Dört Mevsim Gezi Eki Sayı 16
İstanbul'un Şirin Polonya'sı
İstanbul’dan kaçmak isteyip de aynı zamanda şehirden uzaklaşmak istemeyenler için en güzel alternatiflerden biri de hiç kuşkusuz Polonezköy’ dür. Yemyeşil kırlar, tertemiz havası, güleryüzlü insanlarıyla hafta içi yorgunluğunuzu atabileceğiniz en güzel seçeneklerden biri. Polonezköy’ de haftasonu, tatil, piknik, günübirlik gezi, mangal keyfi, kaliteli ve lüks restoranlarda akşam yemekleri ve partiler gibi pek çok imkanı değerlendirebilirsiniz. Bir çok seçeneği içinde barındıran bu şirin Polonya köyünü keşfetmeniz için bir gün yeter de artar bile. Hemen söyle- yeyim pişman olmayacaksınız. Aslında bu şirin cennet istanbul’ un hemen yanıbaşında ama aracı olmayanlar için biraz zahmetli. Çünkü Polonezköy’ e toplu ulaşım aracı yok. Bu yüzden ya kendi aracınızla ya da Kavacık’ tan taksi kiralayarak gitmeniz gerek. Belki de bunca yıl bu kadar bakir kalmasının da sebebi bu olsa gerek. Ne dersiniz? Avrupa yakasında oturanlar Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü geçtikten sonra Kavacık çıkışından 12 km uzaklıkta olan Polonezköy’e tabelaları izleyerek ulaşabilirler. Yaklaşık 20 dakika sürecek yolculuğunuzun nasıl geçtiğini anlamaya-caksınız. Hiç beklemediğiniz bir anda yerleşim yerleri aniden bitecek etrafı çam ağaçları ve yeşillikle çevrili yollardan geçerek Polonezköy’ e gireceksiniz… Ve levhalar karşılayacak sizi peşi sıra. Tabiat alanı Polonezköy. Sülük yetiştirme merkezi. Ve Adampol yani Polonezköy levhası. Hemen söyleyeyim Polonezköy’ ün diger bir adı da Adampol. Köyün kurucusu Adam Czartoryski’ nin adına istinaden ve ‘’Adam’ın tarlası’’ anlamına geliyor.
Özel Kahvaltı
Sizi köye girerken karşılayanlar arasında hemen girişte solda mezarlık ve sağda kilise var. Sırasıyla modern konaklama tesisleri, Zoşa Teyze’ nin evi, Atatürk evi ve sonra köyün kendi gibi şirin meydanına varacaksınız. Tabii bu kadar güzel bir köyü keşfetmeniz için sıkı bir kahvaltı yapmanız lazım. Ya evden getirdiğiniz börek ve çöreklerinizi bir güzel meydandaki çay bahçesinde diğer misafirlerle paylaşacak-sınız ya da ünü yurtdışına da taşmış tamamen yöreye özgü kahvaltılıkları deneyecek-siniz. Neler mi var? Neler yok ki. Stella’ nın evinde ev yapımı kiraz reçelinin, omletlerin ve böreklerin tadına mutlaka bakın.Bu arada köydeki lokantalarda 40 ı aşkın yemek çeşidi açık büfede sunuluyor.
Akşam Yemeği
Akşamları ise ala carte yemek bulmak mümkün. Mesela Leonardo Restoranının en meşhur yemeği; Portakal Soslu Antoni Steak. Ayrıca burada, üzümlü anasonlu, çörek otlu, susamlı kepek ekmeği gibi çeşitleri de bulabilirsiniz. Ayrıca kağıtta kekikli peynir, böğürtlenli krep de restoranda bulmak mümkün.Leonardo Restoran’ın işletmecisi Antoni Dohada’nın eşi de bir marifetli ki sormayın gitsin. Saf alkol ve votkayla imal ettiği ev yapımı özel vişne ve ceviz likörünü tatmadan köyden ayrıl-mayın. Ama özelliğini de kendisinden öğrenin.
Faytonla Tur
Polonya’nın işgali sırasında Osmanlı’ya sığınan Polanyalı’lar tarafından kurulan bu köy, şimdi villaları, otelleri, yeşil bahçeleri, piknik alanları ile modern bir yerleşim. Eski adı Adampol olan Polonezköy, ev pansiyonculuğunun ilk geliştiği yörelerin başında geliyor. Köyü kimler ziyaret etmemiş ki; Atatürk, ünlü besteci Franz List, Gustave Flaubert, Pierre Loti bunlardan sadece bir kaçı.1900’lerden biri Polonyalılar burada otel, pansiyon ve restoran işletiyor.Polonezköy’de ata binmek ve köy içinde faytonla tur yapmak da mümkün. Her ayın son Cumartesi günü de Antik Arabalar Sergisi meraklılarını bir araya getiriyor. Önce meydandaki Arıcılık Müzesini gezelim. Burası bal sevenler için bulunmaz bir mekan. Kestane, kekik ve çiçek balları almayı dönüşe saklıyoruz tabi. Bal üreticileri bal haricinde polen ve polen bal karşımı ürettiklerini de belirtiyorlar. Müzeyi gezdikten sonra İstanbul yönüne doğru köyün tek caddesinde yürümeye başlıyoruz. Köyün satıcıları da tezgahlarını açmış bahçelerinden topladıkları taze meyveleri satıyorlar. Çeşit çeşit… Ceviz, kestane, kacayemiş, incir, böğürtlen. Hemen söyleyeyim Haziran’ın ilk haftasında burada kiraz festivali olurmuş. Yolunuz düşerse uğramayı unutmayın. Kirazları da bir harikaymış hani. Öyle diyorlar. Biz kaldığımız yerden devam ediyoruz gezmeye. Önce 1937 yılında burayı ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk’ ün konakladığı evi geziyoruz. Bu ev önemli bir konuğu misafir etmenin dışında, Polonezköy’de yapılan ilk katlı bina ayrıca.
Hatıra Evi
Daha sonra evin karşısında başka bir tarihi eve geçiyoruz. Burası Polonezköy’ün en iyi anlatan yerler den biri. Sanki Polonezköy’ün masalını, hikayelerini kulağınıza fısıldıyor. Daha adımınızı içeriye atar atmaz masallardaki eve giriyormuşsunuz gibi oluyor insan. Burası Polonezköy tarihini ve kültürünü yansıtan bir çok doküman ve eşyanın bulunduğu Zosia Teyze’nin Hatıra Evi. Zosia Rızı, 1903-1986 yılları arasında bu evde yaşamış ve elinden gediğince Polonya kültürünü yaşatmaya çaba sarf etmiş. Evde fotoğraflar, porteler, tablolar ve köyün zengin tarihini gösteren belgeler sergileniyor.Ev Polonezköy’ün 150.Kuruluş yılında görkemli bir törenle ziyaretçilerine açılmış . Evi gezmeden sakın Polonezköy’den dönmeyin.Çok şey kaybedersiniz. Hatırlatalım hafta içi gelenlerin önceden telefon etmeleri gerekiyormuş. Telefon numaraları Antoni Dohoda (0216) 432 30 82, (0532) 512 64 41.
Yürüyüş Parkuru
Tarihi evi de gördükten sonra köyün tek kilisesi olan Meryem Ana Kilisesi’ne geçiyoruz.Kilise 1912 yılında yapılmış ve mimarı da özel olarak Polonya’dan getirtilmiş. Ayrıca Birinci Dünya Savaşı’nda Türk Ordusu Kiliseyi karargah olarak kullanmış. Kiliseyi gezip hatıra fotoğrafı çektikten sonra mezarlığa geçip yaklaşık 5 kilometre sürecek yolculuğumuzu sürdürüyoruz. Bu parkur Polonezköy’ün etrafını çevreleyen çam, meşe, gürgen, köknar, kestane ağaçlardan oluşan orman içinde oluyor. Doğal ormanda yabani kuş türlerine de rastlıyorsunuz bu parkurda. Gözleriniz yeşile iyice doyuyor. Çok kolay bir yürüyüş. Herkes katılabilir. Kışın dahi burada yürüyüş, koşu, bisiklet sporları yapılıyormuş. Yürüyüş sırasında minicik köprülere rastlıyorsunuz. Parkurun sonuna doğru hafif dik bir rampa çıkıyorsunuz. Ama sizi korkutmasın. Biraz yürüdükten sonra yorgun adımlarınız sizi Polonezköy Meydanı’na getiriyor.Bir başka gezide arkadaşlarınızla sözleşip yeni bir yeri keşfetme hazzı ile evlerimize dönüyoruz.